‘bu sınavdan yüksek alamazsam bittim ben’
Sınav da başarılı olmaya verdiğimiz önem o kadar fazla ki öğrenci bu anlamın altında eziliyor, kaygılanıyor ve hem sağlığından oluyor hem de başarısız oluyor.
Sınav kaygısının en büyük sebeplerinden biri de çocuğun sınava yüklediği anlamla zihninde oluşturduğu tablo, sınavdan sonra olacaklarla ilgili beklentileri ve sınav sonucunda elde edilecek kazanımlara verilen değerle ilgilidir çünkü toplumsal olarak bir çoğumuz kişilik değerinin yaptığımız işler ve elde ettiğimiz başarılarla ortaya koyduğumuza inanır. Yani bu toplumda sınavdan 100 alırsan başarılı olduğuna, onay alman gerektiğine inanılıyor. Kurallara uymadığınız zaman anneniz, anneniz olmayacağını söylüyor; yaramaz çocukları kimse sevmez, diyor karşı komşumuz. Toplumda sevgi ve onay hak edene verilir, bu da bizim üzerimizde kaygı yaratır. Çünkü sevgi ve onay bir bireyin en büyük ihtiyacıdır.
Öğrenci de sınav sonucunda elde edeceğine inandığı akademik başarısızlığı genelleyerek kişiliğinin başarısızlığı olarak algılıyor. Eğer bu sınavdan düşük alırsam iyi bi liseye gidemem, iyi bi liseye gidemezsem iyi bi üniversiteye gidemem böylece iyi bi mesleğim olmaz ve saygınlık- değer göremem. Hayatın anahtarı bu sınav bu sınavı halledersem çok iyi biri olacağım, zengin olacağım, sağlıklı olacağım hep mutlu olacağım inancı doğuyor yani öğrenci başarısızlığı hem sürece hem de hayattaki konumuna kadar genelliyor bu da onun üzerinde baskı yaratıyor. Dolayısıyla ders çalışmaktan kaçınan, dersle ilgili konuşmayan, dikkatsiz ve sınav anında bilgisini etkili bir biçimde kullanamayan kaygılı öğrenciler doğuyor.
Peki ebeveynler çocuklarının bu inancını nasıl kırabilir?
Çocuklar sadece bir şeyi deneyimleyerek öğrenmez, sosyal öğrenmeyle yani görerek ve duyarak da bir şeyleri öğrenirler. Aslında başarıyı genelleme sebepleri de bu. Başkalarının başarılarını çocuklarımızın yanında konuşuyoruz ‘Fatma teyzenin kızı aferin doktor oldu, hamdi abinin kızı amaan üniversiteyi bile kazanamadı’ bu konuşmaya maruz kalan öğrencinin zihninde ‘tıp fakültesi onaylandı, diğeri ciddiye bile alınmadı demek ki benim ciddiye alınmam için tıp kazanmam gerek’ düşüncesi oluşuyor. Çocuklarınızın yanında diğerlerinin başarılarıyla alakalı yorum yapmaktan kaçının.
Çocuklarınızla sınav sonucuyla ilgili konuşmaktan ziyade sınava dönük çabası övülmeli. Emek verdiğini görüyorum, elinden geleni yapacaksın.
Gelecekle ilgili beklentilerinin sadece bu sınava bağlı olmadığı, hayatın bizi iyi hisettirecek şeyleri sınavı kazanmakla önümüze koymadığı çocukla konuşulmalıdır.
Sevgili çocuklar iyi bir lise veya üniversite kazanamamak hayatın kötü gideceğine işaret değildir, sonuç ne olursa olsun hayatta kendini iyi hissedecek alanlar yaratabiliriz, bizi iyi, mutlu ve saygıdeğer kılan şey bu sınavın sonucuna bağlı değil.