Senden Nefret Ediyorum!

Senden Nefret Ediyorum!

Senden Nefret Ediyorum!

Senden Nefret Ediyorum!

* Pişman olduğunu söylüyor...

* Bir daha yapmayacağım dedi...

* Çok ağladı, kıyamadım

* Özürler diledi, barıştık...

* Yalvardı ben de affettim napıyım seviyorum...

Başka yer başka zamandaki hayatların hayalini kurarken, mutsuz eden, toksik (zehirli),  çıkmaza girmiş ilişkiyi bitirme fikri bireylerde soğuk duş etkisi yapıyor, kalpleri çarpıyor, büyük bir korku beliriyor tam göğüs kafeslerinde ve bi anda ilişkinin çok da kötü olmadığını, aslında bunların bir gün geçeceğini, belki de bir şans vermek gerektiğini düşünüyorlar.

Peki neden insanlar kendilerine bunu yapıyor?

bir daha böyle bir aşkı bulamam, belki düzelir, ilk günlerimiz çok güzeldi, çok alıştım ona onsuz yapamam, askında böyle biri değil… yani ayrılık kaygısı.

Erken dönemde (5-6 yaş) yaşadığımız olumsuz ilişki deneyimlerimiz travmatize edici olabilir ve bu anılar geleceğimize ayrılık kaygısı olarak yansır. Anne ve babalar çocuklarıyla güvenli bir zeminde ilişkilerini oluşturmazlarsa ve çocukların bir takım gereksinimlerini gidermekte zorlanırlarsa çocukta endişe ve güvensizlik ortaya çıkar ve güvenli bağlanma oluşmaz. Çocuklarda duyguları sözel olarak ifade etme becerisi gelişmediği için yaşadıkları tedirginlik zihinlerine duygu olarak yerleşir. İlerleyen yaş döneminde o dönemlerden yerleşmiş olan korku ortaya çıkar. Bu da bireyin ileriki yaş döneminde ayrılma ve terk edilme korkusuna dönüşür, terk edilme korkusu bireyde bayılma hissi, nefes darlığı ve titreme olarak ortaya çıkar. Ancak bunun sebebinin ne olduğunu anlamazlar, her hangi bir ilişkiyi sonlandırma sürecine girdiklerinde eski anıları canlanır ve terk edilme paniğine kapılırlar. Güvenli bağlanma duygusunu tatmamış Bireyler bu çaresizlik duygusunu hissetmemek için bütün mutsuzluklarını göz ardı ederek ilişkiyi sürdürmek için ellerinden gelen her şeyi yaparlar, kişiler ilişki içinde oldukları bireylere olması gerekenden çok fazla değer verirler. Hayalini kurdukları ilişki için bütün zorlukları göğüslerler bunun altında ebeveynlerinden hissedemedikleri güven; göremedikleri şefkat, takdir, ilgi, kabul görme duygularını hissedememek yatar.  Bu bireyler için ayrılık bütün bu duyguların kaybolması demektir.

Bazı ailelerde ise dış dünya çok güvensizdir, evlatlar göz bebeğidir. Çocukların kendini ifade etmesine, tek başına bir sorumluluk üstlenmesine izin verilmez. Aslında çok seven ancak bu sevgiyle çocuğa nefes alma alanı sağlamayacak kadar boğan karşılanmamış bütün arzularını çocuklara sunan ve onun elini soğuk suya sokmayan ailede yetişen çocuklar bilinmezlikten korktukları için içinde bulundukları ilişkiyi sonlandırmak onlarda korku yaratır ve ne kadar kötü yahut yıpratıcı da olsa ilişkilerini sürdürmek için bütün problemleri görmezden gelerek çabalarlar. Ergenlik dönemine geldiğinde çocuğun en önemli ihtiyacı aileden bağımsız toplumda varolmak ve kimliğini ortaya koymaktır. Toplumumuzda bu kabul gören bir durum değildir çünkü çocuğun yeri ailenin yanıdır ve aile nerde hata yaptığını düşünerek çocuğu kendine bağımlı kılmaya çalışır. Bu çocuklar gelecekte kendilerini sömüren ilişkileri noktalayamaz.

Zarar veren ilişkileri sonlandıramıyorsanız bir uzmandan yardım almalısınız.

 

 

 

Psikolojik Danışmanlık 

YUKARI
Aydınlatma Metni 'ni okudum, bilgi sahibiyim
RANDEVU AL 0332 322 75 57